Atatürk ve Matematik
Ulu önder Mustafa Kemal Atatürk, Kurtuluş Savaşı ile
birlikte eğitim ve bilim savaşını da başlatmış ve bu savaşta da başarıya
ulaşmıştır. Eğitim ve bilim alanında birçok başarıya imza atmıştır. Bugün
Atatürk’ün matematik alanında yaptığı yeniliklerden, çalışmalardan, matematik
bilimine verdiği önemden bahsedeceğiz.
Atatürk’ün hayatında ilk başarılarından birisi orta öğrenim zamanında matematik dersinde olmuştur. Bunun sonucu olarak dersin öğretmeni O’na ‘Kemal’ ismini vermiştir.
Atatürk, Selanik Askeri Rüştiyesinde geçen bu olayla
ilgili anısını şöyle anlatıyor:
“...Rüştiyede en çok matematiğe merak
sardım. Az zamanda bize bu dersi veren öğretmen kadar belki de daha fazla bilgi
edindim. Derslerin üstündeki sorularla uğraşıyordum, yazılı soruları
düzenliyordum. Matematik öğretmeni de yazılı olarak cevap veriyordu.
Öğretmenimin ismi Mustafa idi. Bir gün bana dedi ki:
-“Oğlum senin de ismin Mustafa benim de. Bu böyle olmayacak, arada bir fark
bulunmalı. Bundan sonra adın Mustafa Kemal olsun.”
O zamandan beri ismim gerçekten Mustafa Kemal oldu...”
Öğretmen sert bir adamdı. Sınıfta
birinci, ikinci tanımıyordu. Bir gün bize:- “Aramızda kendine kimler güveniyor
kalksınlar, onları müzakereci (çalıştırıcı) yapacağım” dedi. Önce duraksadım.
Ayağa öyleleri kalktı ki ben kalkmamayı tercih ettim. Bunlardan birinin
çalıştırıcılığı altına girdim, çalışmanın ortasında daha fazla dayanamadım.
Ayağa kalkarak:
- “Ben bundan daha iyi yaparım” dedim, bunun
üzerine öğretmen beni çalıştırıcı yaptı. Eski çalıştırıcıyı benim müzakerem
altına verdi.
Askeri Rüştiyeyi bitirdiğimde matematik
merakım epeyce ilerlemişti. Manastır Askeri İdadisinde matematik pek kolay
değildi. Bununla uğraşımı sürdürdüm… İdadide iken bıkmaksızın çalışıyorduk.
Sınıfta birinci, ikinci olmak için hepimizde şiddetli bir gayret vardı. Sonunda
idadiyi bitirdim. Harbiyeye geçtim, burada da matematik merakı sürüyordu…
Atatürk Askeri Rüştiyeyi bitirdikten sonra matematiğe olan merakı iyice artmış, öğretmeninin olmadığı zamanlarda arkadaşlarına kendisi ders anlatmıştır.
Atatürk’ün hayatında matematiğin önemi ve matematiğe olan ilgisi okul
çağlarında yaşamış olduklarından çok daha ötedir. Ulu önder Atatürk’ün Milli
Mücadele süresince aldığı kararlarını, düşüncelerini incelediğimizde
başarısının matematiksel, bütünsel ve gerçekçi bir bakış açısının getirisi
olduğu gözlenebilir.
Atatürk' ün matematiksel
düşüncesini en iyi anlatan şey O'nun mevcut durumu çok iyi değerlendirip tüm
ihtimalleri hesaba katarak, olayları enine-boyuna tartışıp başkalarının da
fikirlerini alarak adım atmasıdır.
Atatürk savaşta dahi olsa matematikle bağını koparmamıştır. Savaş boyunca yaptığı askeri planlar, aldığı kararlar onun matematik ile iç içe olduğunu ortaya koymaktadır.
Atatürk’ün Matematikteki Yenilikleri
Matematik kendine özgü
bir dile sahiptir. Matematik, sadece matematik ile yakından ilgilenenlerin
anlayabileceği veya "kare, dikdörtgen, üçgen, daire, çember vb.."
gibi herkesin yakından bildiği terimler ve çeşitli sembolik gösterimlere
sahiptir.
Bu terimlerin nereden
geldiğini hiç düşündünüz mü? Bu konuda bir araştırma yaparsak cevabın, önünde
saygıyla eğildiğimiz büyük önder Mustafa Kemal Atatürk olduğunu görüyoruz.
Atatürk Kurtuluş
Savaşı’nın kazanılması ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasıyla, aklın ve
bilimin kılavuzluğunda çağdaşlaşma alanında çalışmalar yapmıştır.
Kurtuluş Savaşı
sonrasında kurulmuş bu genç Cumhuriyetin istenilen gelişmişlik düzeyine
ulaşabilmesi için eğitimin önemi fark edilmiş, buna bağlı olarak milletçe
eğitim seferberliğine başlanılmıştır.
Atatürk’ün
başöğretmenliğinde, kurulan Millet Mektepleri ile ilk olarak halkın Latin
harfleri ile okuma yazma öğrenmesi hedeflenmiştir. Okuma yazma oranı önemli
seviyede artırılmıştır. Yeni alfabe ile okuma yazma öğretilmesi Türk Eğitiminde
önemli atılımlar yapılmasını sağlayan bir adımdır.
Atatürk iyi bir eğitimin ancak dilimizi anlamamız sayesinde olduğuna inanmış, dilimizi Arapça ve Farsça kelimelerden arındırmak için 12 Temmuz 1932 yılında Türk Dil Kurumu’nun kurulması için talimat vermiştir.
Matematik adını nasıl almış ve riyaziye, bakın nasıl matematik olmuştur.
Türk Dili Kurultayı Komisyonlarında bir an;
Gazi, artık en büyük önemi terim komisyonlarına veriyordu. Bu komisyonlar
ellerinden geldiği kadar cep kılavuzundan, taramalardan, derlemelerden,
Divandan... Ve başka kaynaklardan araç alıp şaşılacak ölçüde çok terim
uyduruyorlardı.
Gazi bu çalışma biçimini durduracak hiçbir emir vermedi. Ancak
akşamları, konuşarak, komisyonlara sağlam prensipler aşılamaya bakıyordu:
• Doğu (İslam-Arap) kültürünün terimleri atılacak! Batı terimlerinin Türkçe
karşılıkları aranacak.
• Bulunacak Türkçe karşılık Batı teriminin kavramını anlatabilmelidir.
Karşılık, terimin kavramını anlatmıyorsa alınmayacak.
• Batı terimi Türk fonetiğine uygun imla (ortografi) ile millileştirilip
alınacak; bu terim artık Türkçe sayılarak ortaokul ve lise öğretiminde
kullanılacak.
Gazi bütün komisyonların hazırladığı uzun listeleri gözden geçiremezdi;
buna vakti yoktu. Yalnız riyaziye (matematik) komisyonunun terimlerini kendi
kontrolü altına almış, birer birer tartışmasını yaptırarak alınacak terimleri,
Türk imlasıyla tespite çalışmıştı.
İlk terim riyaziye kelimesi idi. Komisyonun listesinde bu terime bir
karşılık bulunmamıştı. Tartışma başladı:
Gazi: "Riyaziye nerden gelir, anlamı nedir?"
Komisyon Başkanı: "Efendim, riyazat'tan gelir,
sofuların sıkı perhizi demektir."
Gazi: "Bunun Batı terimi nedir?"
Komisyon Başkanı: "Fransızcası mathematique,
İngilizcesi mathematics, Almancası mathematik'tir, efendim."
Gazi: "Anlamı nedir?"
Komisyon başkanı: "Sayılabilen, ölçülebilen şeylerin
sayılması, ölçülmesi yollarını araştıran birimler demektir."
Gazi: "Burada sofuların, perhizlerin işi yoktur. Bu
terimin Türkçesi matematik'tir, efendim."
Terim, böyle bir tartışmadan sonra, matematik olarak alınmıştır.
Mustafa Kemal Atatürk’ün Geometri Kitabı
Bir matematik problemini çözebilmek için, problemi anlayabilmek büyük
önem taşır. Ancak dilde sadeleştirme olmadan önce soruyu anlayabilmek,
kavramların anlamının bilinmemesi yüzünden oldukça zordu. Bu durum matematiğin
anlaşılmasını da zorlaştırıyordu.
Atatürk bu durumu değiştirebilmek
adına 1937 yılında Geometri kitabı yazmıştır. Bu kitapta kullanılan yeni
terimler ayrıntılarıyla açıklanmış ve üzerlerine örnekler de verilmiştir. Bu
kitap geometri öğretenlere ve bu konuda bilgi edinmek isteyenlere kılavuz
olarak kültür bakanlığınca yayınlanmıştır.
Bu 44 sayfalık yapıtta yer alan boyut, uzay, yüzey, düzey, çap, yarıçap, kesek kesit, yay, çember, teğet, açı, açıortay, içters açı, dışters açı, taban, eğik, kırık, çekül, yatay, düşey, yöndeş, konum, üçgen, dörtgen, beşgen, köşegen, eşkenar, ikizkenar, paralelkenar, yanal, yamuk, artı, eksi, çarp, bölü, eşit, toplam, oran, orantı, türev, alan, varsayı, gerekçe gibi terimler Atatürk’ün türettiği terimlerdir. Yapıtta yer alan tanımların hepsi Atatürk’e aittir.
Agop Dilaçar anlatıyor:
"Geometri kitabını Atatürk, ölümünden bir buçuk yıl
kadar önce Üçüncü Türk Dil Kurultayı’ndan hemen sonra 1936-1937 yılı kış
aylarında Dolmabahçe Sarayı’nda kendi eliyle yazmıştır.
1936 Sonbaharında bir gün Atatürk beni, Özel Kalem Müdürü Süreyya
Anderiman’ın yanına katarak Beyoğlu’ndaki Haşet Kitabevi’ne gönderip uygun
gördüğümüz Fransızca Geometri kitaplarından bir tane aldırttı. Bunlar
Atatürk’le birlikte gözden geçirildikten sonra, yazılacak Geometri kitabının
genel tasarısı çizildi. Bir süre sonra ben ayrıldım ve kış aylarında Atatürk bu
eser üzerinde çalıştı. Geometri kitabı bu emeğin ürünüdür.”
Atatürk’ün matematiğe olan ilgisini, matematikle ne ölçüde uğraştığını
bu yazıdan anlayabiliyoruz.
Atatürk’ün dil çalışmalarını yakından izleme olanağı bulan
tanınmış dil uzmanı Agop Dilaçar, Atatürk’ün yazdığı geometri kitabı üzerine
şunları söylüyor:
“Atatürk hep matematikle uğraşırdı. Eski geometri terimleri çok ağdalı
idi. Ben bile uzun uzun bu terimleri okuduğum halde, şimdikiler karşısında
güçlüğünü daha iyi anlıyorum. Pedagojide bir gerçek var: Fikir yolunun açık
olması, bir ipucunun bulunması lazımdır. Yoksa bir külçe gibi çöker. Müselles
kelimesini ele alalım. Arapça okullarımızdan kaldırılmıştır. Sülüs’ten müstak
(türetilmiş) bir kelime olduğunu öğrenici nasıl bilsin? Arapça yoğurucu bir
dildir. Örneğin müsteşrik, şark kelimesinden gelmiş bir kelimedir. Önüne,
ortasına, arkasına birtakım heceler eklenmiş. Bunun aslını bulmak bir Arapça
gramer meselesidir. Okullarımızdan Arapça, Farsça kaldırılmış olduğundan,
öğrenici “müselles”i kütle kelime olarak karşısında görecektir. “Üç” aklına
gelmeyecektir. Ama müselles yerine üçgen dersek, bir üç var “Gen”, Atatürk’e
göre “genişlik”ten alınmıştır. Bir ipucu var “Dörtgen”, dörtten gelmiştir. Bir
ipucu vardır Eşit, denk anlamına gelen eş’ten gelmiştir. Ama müsavi Arapça bir
kelimedir. Bu sebeple Atatürk’ün prensipleri burada da doğru idi. Onun için bu
en ağdalı olan bilim dalını ele aldı ve kitabı örnek olarak bıraktı.”
Geometri ve matematikte Türkçe terimler kullanabiliyor olmamızı
Atatürk’e borçluyuz. Agop Dilaçar’ın yazısında anlatmış olduğu üzere
matematikte ve geometride eskiden kullanılan terimlerin anlaşılması oldukça
zordu. Atatürk bu terimleri değiştirerek matematik dersini daha kolay ve
anlaşılır hale getirmiş, eğitim açısından önemli bir gelişmeye imza atmıştır.
Şimdi bu terimlerden bazılarının eski ve yeni hallerini karşılaştıralım.
Osmanlıca |
Atatürk’ün Önerisi |
Osmanlıca |
Atatürk’ün Önerisi |
Bu’ud |
Boyut |
tamamlayan zaviye |
tümey açı |
Satıh |
Yüzey |
Zâviyetan’ı Mütabâdiletân-ı Dâhiletan |
İç Ters Açılar |
Kutur |
Çap |
Kaaide |
Taban |
Nısf-ı Kutur |
Yarıçap |
Ufkî |
Yatay |
Kavis |
Yay |
Şâkulî |
Düşey |
Muhit-i Daire |
Çember |
Amûd |
Dikey |
Mümâs |
Teğet |
Re’sen Mütekabil Zâviyeler |
Ters Açılar |
Zâviye |
Açı |
Zâviyetân-ı Mütevâfıkatân |
Yöndeş Açılar |
Va’zîyet |
konum |
Müselles-i Mütesâviyü’l-adlâ’ |
Eşkenar Üçgen |
Mustatîl |
Dikdörtgen |
müselles-i mütesâviyü’ssâkeyn |
ikizkenar üçgen |
Muhammes |
Beşgen |
şibh-i münharif |
yamuk |
mecmû |
toplam |
müştak |
türev |
nisbet |
oran |
tenasüb |
orantı |
mesâha-i sathiyye |
alan |
mahrut |
koni |
müsavi |
eşit |
Faraziye |
Varsayı |
Hat |
Çizgi |
mukavves |
eğri |
dılı |
kenar |
muvazi |
paralel-koşut |
menşur |
prizma |
hattı mail |
eğik |
veter |
kiriş |
re’s |
köşe |
zaviyei hadde |
dar açı |
hattı munassıf |
açıortay |
Atatürk’ün bulduğu terimler birkaç istisna hariç bugüne dek hiç
değiştirilmeden kullanılmıştır. Değişen bazı kelimelere varsayı-varsayım, tümey
açı-tümler açı, bütey açı-bütünler açı örnektir. Çok az sayıda ve sınırlı olan
bu terim değişikliklerini, Atatürk'ün dildeki doğruluğunun birer kanıtı saymak
gerekir.
Atatürk’ün matematik terimlerini türetme ve bunları öğretime
yerleştirme çalışmaları konusunda Prof. Dr. Vecibe Latıpoğlu, şu bilgileri
veriyor:
"… Atatürk, matematiği iyi bildiği ve sevdiği için, terim devrimine
matematikten başlamıştır, denilebilir. Çünkü Türk Dili (Belleten)’in Şubat 1937
tarihli yayınından bir ay sonra, Atatürk, ceyb (sinüs) ve tece^b (koşmuş)’m
Türkçe karşılıklarının bulunması için 29 Mart 1937 tarihli Ulus Gazetesine ilan
verdirerek bir yarışma açtırmıştır…
Sonunda hazırlanan bütün terimler, Türk Dili (Belleten)
dergisinin Ekim 1937 tarihli sayısında yer almıştır. Terimler,
Türkçe-Osmanlıca, Osmanlıca-Türkçe, Fransızca-Türkçe olmak üzere sıralanmış ve
ön sırayı matematik terimleri almıştır…
Atatürk, bu inceleme gezisinde yanında bulunan Kültür Bakanı Saffet
Arıkan’a tüm okul kitaplarının yeni terimlerle, hemen yarılması emrini vermiş
ve Türkçeleştirilmiş terimlerle iki ayda hazırlanan kitaplar bütün okullara
Kültür Bakanlığınca gönderilmiştir.
Atatürk’ün Matematik ile İlgili Sözleri
1) “Bilim deyince, onda hakikat diye öne sürdüğü önermelerin pekin olmasını ister; pekinlik ise en mükemmel şekliyle matematikte bulunur. O halde bilim o disiplindir ki; önermeleri matematikle ifade edilir. O zaman matematiği kullanmayan disiplinler bilimin dışında kalacaklardır”
2)
“Evren her an gözlemlerimize açıktır; ama onun dilini ve bu dilin yazıldığı
harfleri öğrenmeden ve kavramadan anlaşılamaz. Evren matematik diliyle
yazılmıştır; harfleri üçgenler, daireler ve diğer geometrik biçimlerdir. Bunlar
olmadan tek sözcüğü bile anlaşılamaz; bunlarsız ancak karanlık bir labirentte
dolanılır.
3) “Matematiği kullanmayan bilimler, ele aldıkları konularda ancak dış yapıyı inceleyebilirler; çünkü matematikle dile getirdikleri, ancak birtakım bağıntılardır; bu bağıntılar ise özle ilgili unsurlar arasında değil, dış görünüşle ilgili noktalar arasında olabileceğinden, bir varlığın özünü, onun aslında ne olduğunu bize vermekten acizdirler. O halde matematik, tabiat bilimleri, tarih gibi kişiliğin içlerine nüfuz edip, onu derin bir sezgi ile kavrayabilen bir disiplinin önünde çok aşağı niteliktedirler.”
4) “İnsanlar sayılar gibidir, o insanın değeri ise o sayının içinde bulunduğu sayı ile ölçülür.”
Atatürk hayatının her alanında matematiği kullanmıştır. Elde ettiği çoğu başarı matematiğin getirisidir. Matematik ve geometri alanında yeterli bilgisi olmayan bir bireyin bilimsel ve toplumsal yönden çok önemli sayılacak bir çalışmayı ortaya çıkarması, nesiller boyunca geçerli olacak büyük işler başarması pek mümkün olmayacaktır. Atatürk siyasi ve idari alandaki dehasının yanında sayısal dünyadaki üstün başarısı ile karşımıza çıkmıştır.
Görüldüğü üzere Atatürk matematiğe büyük önem
vermiştir. Matematik alanında yaptığı çalışmalar sayesinde Türk milleti
bilimsel anlamda gelişmiş aynı zamanda ülkemiz eğitim ve öğretimde büyük
aşamalar kaydetmiştir.
Son olarak Atatürk’ün bir sözü ile yazımızı
sonlandıralım.
“Ben öğrenim devrimde matematik konusuna çok önem
vermişimdir ve bundan hayatımın çeşitli safhalarında başarı elde etmek için
faydalanmış olduğumu söyleyebilirim. Onun için herkes matematik bilgisinin çok
gerekli olduğuna inanmalıdır.” Mustafa Kemal Atatürk
Bu haftaki yazımızı sizlerle paylaştık. Keyifli okumalar dileriz. :)
Yazımız hakkında görüşlerinizi bildirmeyi unutmayın!
0 Yorumlar