BİR STRATEJİ VE ZEKA OYUNU : SATRANÇ - MATEMATİK RÜZGARI

BİR STRATEJİ VE ZEKA OYUNU : SATRANÇ

 SATRANÇ


Dünya çapında turnuvaları düzenlenen ve bir spor dalı olarak kabul edilen satranç, iki oyuncu arasında satranç tahtası ve taşları ile oynanan bir masa oyunudur. Bu oyun 8x8'lik bir kare tahta üzerinde 32 satranç taşı ile oynanır. Tahtada bulunan 64 karenin, yani zeminin, yarısı siyah yarısı beyazdır. Toplamda 32 adet olan taşların da yarısı siyah yarısı beyazdır. 


                                 


Satrançta taşların hamleleri ve konumları cebirle gösterilir. Satranç tahtasında düşey sütunlar birer harf (a, b, c, d, e, f, g, h) ve yatay sütunlar birer sayı (1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8) ile gösterilir. Oyunun başlangıcında taraflar rengini seçer ve her oyuncu sırayla bir hamle yapar. Her iki tarafın da; 8 piyon, 2 at, 2 fil, 2 kale, 1 vezir ve 1 şahtan oluşan taşları mevcuttur. Karşı tarafın şahını mat eden, oyunun galibi olur. 


         


Tarihçe

Mısır piramitlerindeki kabartmalardan anlaşılan  M.Ö 2000'lerde satrancın oynandığıydı. Satranç, MS 6. yüzyılda Hindistan'da ortaya çıktı. MS 10. yüzyıla gelindiğinde tüm Asya'ya ardından  Ortadoğu ve Avrupa'ya yayıldı. En geç 15. yüzyıldan itibaren Avrupa'da soylular arasında çok popüler bir oyun haline geldiğinden "kraliyet oyunu" olarak anılmaya başlandı. Kurallar ve dizilişler zaman içerisinde çeşitli değişiklikler gösterdi ve 19. yüzyılda bugünkü halini aldı. 20. yüzyıl Avrupası'nda toplumun yüksek zümresi arasında yayıldı ve dünyanın en popüler oyunlarından biri haline geldi.


 


İran' da ise  6. yüzyıldan beri satranç bilinmektedir. Buradan 7. yüzyılda İslam'ın yayılışıyla birlikte Orta Doğu'da ve Kuzey Afrika'da yayıldı. Endülüs Emevîleri, İtalya, Bizans İmparatorluğu ve Rusya yoluyla oyun, 9. ila 11. yüzyıllar arasında Avrupa'nın diğer yerlerine yayıldı. 15. yüzyılda oyun kuralları belirleyici şekilde değişti. Bu yüzyıldan sonra bugün oynanılana benzeyen modern satrançtan bahsedebiliriz. 


                 


İspanya, İtalya, Fransa, İngiltere ve Rusya, sırayla satrançta Avrupa'nın önder ülkelerinden oldular. 19. yüzyılın ortasından beri düzenli satranç turnuvaları yapılmaktadır. İlk resmî Dünya şampiyonu Wilhelm Steinitz'tir. 1924'te ise Dünya Satranç Federasyonu kurulmuştur. 



Oyunun Kuralları



Oyun başlarken satranç tahtası, her zaman beyaz taşlarla başlanır. Beyaz oynayan oyuncunun sağında açık renk h1 karesi bulunmalıdır.



Şah



Şah, satrançta karşı tarafın mat etmek istediği taş olduğundan en önemli taştır. Şah, her yönde bir kare gidebilir.


Vezir



Vezir, satranç taşlarının en kuvvetlisidir. Pratikte bir vezir, kale, fil ve atla beraber güçlü bir saldırı kuvveti oluşturur. Vezir, her yöndeki her boş kareye (çapraz, yatay ya da dikey olarak) başka taşların üzerinden atlamamak şartıyla gidebilir. Dolayısıyla kendinde bir kale ve filin özelliklerini toplamaktadır. Böylece vezir çok hareketli bir taştır.




Kale



Kale, satrançtaki ikinci kuvvetli taştır. Bir kale, satır ve sütunlarda her tarafa doğru istediği kadar gidebilirse de başka taşların üzerinden atlamasına izin yoktur.  



Fil



Filler, üzerinde durdukları renkteki çaprazlar üzerinde istedikleri kadar hareket ederler. Başka satranç taşları üzerinden atlamalarına izin yoktur. Filler, genelde çok sayıda kareyi tehdit ederek merkezi kontrol ederlerse etkilidirler.



At



At iki düz bir çapraz, sembolik olarak "L" şeklinde gider. Atın en dikkat çekici özelliği taşların üzerinden atlayabilmesidir. Başlangıç pozisyonu kalelerin hemen yanıdır. At aynı zamanda ortadaki 4 karede çok fazla güç kazanır. 



Piyon


Her oyuncu partinin başında sekiz piyona sahiptir. Bunlar, diğer taşların önünde bir duvar oluştururlar. Sınırlı hareket imkânından dolayı piyon, satrancın en zayıf taşıdır. Diğer taşlar gibi geriye doğru hareket edemez. Başlangıç pozisyonunda piyon, önündeki alanların boş olması şartıyla bir veya iki kare gidebilir. Piyon başlangıç pozisyonunda değilse her hamlede üzerinde bulunduğu sütunda sadece bir kare ilerleyebilir. Piyon çapraz olarak düşman taşını alır. Böylece normal hareketiyle bir taşı alırken yaptığı harekete farklı olan satranç tek taştır.




SATRANÇ OYUNU ile  MATEMATİK ARASINDAKİ İLİŞKİ 


Matematik ile birçok kez bağdaştırılan satranç oyunu; 8x8'lik kare tahtasıyla, her bir karenin cebirsel olarak ifade edilmesiyle vb.  bu oyunun çoğu zaman matematik ile yolunun kesiştiğini gösterir. Rivayete göre de bir rahip, şaha bir ders vermek istemiş ve bu dersi satranç üzerinden verecekmiş. "Sen ne kadar önemli biri olursan ol; askerlerin, vezirlerin, halkın olmadan bir hiçsin." demiş rahip. Şah, bu oyun ve dersten memnun kalmış. Ancak rahip, şahın alması gereken dersi hala almadığını düşünüp bakın neler yapmış. Devamı için videoyu izleyelim. 






SATRANÇ OYUNUNUN FAYDALARI


  • Planlı hareket etmenin önemini ve gerekliliğini kavratır.

  •  Hızlı, doğru  ve çabuk düşünebilmeye yardımcı olur, olaylara doğru yorumlarla  

 yaklaşabilme yeteneklerini geliştirir.

  •  Kişiliği ve karakteri olumlu yönde etkiler ve geliştirir. 

  •  Özgüven duygusu aşılar ve bunu geliştirir.

  •  Kendi güç ve yeteneklerini daha iyi tanıyarak,  bireysel güç ve yetenekleri açığa çıkarmaya ve bireysel doğru kararlar alabilmeye yardımcı olur.

  •   Dikkatini tek konu üzerinde yoğunlaştırabilme alışkanlığı kazandırır. 

  •  Diğer ders konularının daha iyi anlaşılıp kavranmasına  yardımcı olur. Bilimselliği ön plana alarak araştırmalar yapmaya yönlendirir.

  •  Konulara karşı şüpheci yaklaşımı benimsetir, onları ezberci zihniyetten arındırır.

  •  Kişileri düşünen, araştıran, yargılayan varlıklar haline getirir ve  yaratıcılıklarında özgür bırakan bir ortam hazırlar.

  •  Başarıya ancak ve ancak sistemli ve disiplinli bir çalışmayla varılabileceğini gösterir.

  •  Mücadeleci bir ruh yapısına sahip olmanın gerekliliğini benimsetir.

  • Başarısızlıklar karşısında yılmamayı, başarı için daha da çok çalışmanın gerekli olduğunu öğretir.

  •   Başarılardan büyük hazlar duyarak daha da başarılı olmaya yönlendirir.

  •  Yepyeni hedefler göstererek bu yeni hedefler doğrultusunda motivasyon sağlar.

  •  Kişilerin olumsuz bir yönünü, eksikliğini, veya bir davranış bozukluğunu hızlıca ortaya çıkarır.

  •  Kurallara uymayı, dostça oynamayı, kaybetmeyi kabullenmeyi, kazananı kutlamayı öğretir.

  •  Yakın dostluklar kurup daha çok sosyalleşmeye ve sosyal yaşamının zenginleşmesine yardımcı olur.


Satrancın faydalarını gösteren bu davranışların hepsi Türk Milli  Eğitimi’nin  öğrenciler tarafından kazanılmasını istediği temel davranışlardır. Türkiye Satranç Federasyonu'na göre yeryüzünde başka hiçbir araç, bu kadar olumlu davranışların hepsini birden bireylere kazandıramaz. 


Bütün bu olumlu davranışlara bakıldığında daha iyi bir toplum için çocuklarımıza, öğrencilerimize satrancı öğreterek bu oyunun olumlu etkilerinden yaralanmalarını küçüklükten itibaren sağlayabiliriz. 





DÜNYA SATRANÇ ŞAMPİYONLARI


Satranç oyununda ilk dünya şampiyonu Wilhelm Steinitz' den günümüz dünya şampiyonu Magnus Carlsen'e kadar olan şampiyonlar, tarihleri ile birlikte aşağıdaki gibidir:


                 

        Wilhelm Steinitz                                      Emanuel Lasker

           (1886-1894)                                              (1894-1921)


   



         

     Jose Raul Capablanca                             Alexander Alekhine

            (1921-1927)                                          (1927-1935)



               

            Max Euwe                                         Jose Raul Capablanca

          (1935-1937)                                            (1937-1946)                            

 



           

      Mikhail Botvinnik                               Vassily Smyslov

         (1948-1957)                                         (1957-1958)


         

      Mikhail Botvinnik                                 Mikhail Tal

        (1958-1960)                                       (1960-1961)


           

    Mikhail Botvinnik                                         Tigran Petrosian

        (1961-1963)                                                 (1963-1969)



         

        Boris Spassky                                                 Robert Fischer

          (1969-1972)                                                     (1972-1975)



         

            Anatoly Karpov                                              Gary Kasparov

              (1975-1985)                                                   (1985-1999)



         

    Alexander Khalifman                                   Viswanathan Anand

         (1999-2000)                                                   (2000-2002)



         

       Ruslan Ponomariov                                       Rustam Kasimdzhanov 

           (2002-2004)                                                        (2004-2005)


               

       Veselin Topalov                                                 Vladimir Kramnik

         (2005-2006)                                                         (2006-2007)



         

       Viswanathan Anand                                      Magnus Carlsen

            (2007-2013)                                               (2013-Günümüz)




SATRANÇ İLE İLGİLİ İZLEDİĞİM DİZİ VE OKUDUĞUM KİTAP HAKKINDA 


QUEEN'S GAMBİT



İzlediğim ve çok beğendiğim bir diziden bahsetmek istiyorum. Dizinin hikayesi şu şekilde: Başrol Elizabeth Harmon bir trafik kazası geçirip annesini kaybediyor ve teyzesi tarafından bir kız yetiştirme yurduna yerleştiriliyor. Bu yurtta bulunan hademenin satranç oynadığını görüp sadece onu izleyerek bile oyunu öğreniyor. Daha sonra hademe Elizabeth'e bildiklerini öğretiyor. Yurtta verilen ilaçların etkisi ile de sahip olduğu stratejik ve görsel düşünme zekası artıp sıradışı bir şekilde satranç oynaması herkesi şaşkına çeviriyor. Daha sonra 15 yaşında evlat edinildi ve evlat olarak gittiği evin babası bir ülkede süresiz mahsur kalınca satranç turnuvalarına katılıp para ödülleri kazandı ve annesi ile geçimini sağladı. Sayıca turnuvalara katılan Elizabeth hepsinde galibiyet kazandı. Biri hariç: Borgov ile  olan müsabakada yenildi. Onu yenilgiye uğratan aslında Borgov değil kendi yanlışlarıydı. Sakinleştirici ve alkol bağımlılığı onu bu yenilgiye sürükledi. Çünkü sakinleştirici ve alkolün zihnini daha çok açtığını düşünüyordu. Yıllar sonra onu bulan yurt arkadaşı ve turnuvalarda tanıştığı arkadaşları ona destek olarak aslında rakibini yenmesi için bunların hiçbirine ihtiyacı olmadığını belirttiler. Çünkü Elizabeth başlıbaşına bir mucizeydi. Bütün bu alışkanlıklarından kurtulup Borgov'la  maça çıktı ve yıllardır kimsenin yenilgiye uğratamadığı Borgov'u yendi. 



İzlemenizi kesinlikle tavsiye ederim. Ben izledikçe satranç oyununa ve oyuncularına olan hayranlığım giderek arttı. 



Peki bu dizinin Satranç sektörüne yansıması nasıl oldu? 


Kasım ayında yayınlanan Netflix'in yeni dizisi The Queen's Gambit izlenme ve popülerlik açısından güzel bir başarı yakaladı ve bu başarı diğer sektörlere de fazlasıyla yansımış durumda. İzlenme oranlarına bakılarak Netflix'in en çok izlenen mini dizisi olan The Queen's Gambit sayesinde satranç oyununa olan ilgi oldukça arttı. "Satranç nasıl oynanır?" aramasının Google'da son 9 yılın en yüksek arama sayısına ulaştığı verilere bakılarak açıklandı. Hatta dizinin yayınlanması ile 37 yıl sonra dizinin uyarlandığı roman, New York Times'ın en çok satanlar listesine girdi. Şimdi bambaşka bir rekoru açıklayayım: The Queens Gambit'in yayınlanmasıyla satranç satışlarının Ekim ayında bir önceki yıla göre %178 arttı ve buna Kasım ayı verileri de eklendiğinde %1048 oranında satışlarda artış görüldüğü açıklandı. Aynı zamanda canlı olarak internet üzerinden yapılan satranç turnuvalarında ise inanılmaz bir seyirci artışı var. 




SATRANÇ-STEFAN ZWEİG



New York'tan Buenos Aires'e gitmekte olan bir yolcu gemisinde geçen hikayede tamamen rastlantı sonucu karşılaşan 3 kişi yani yeni dünya satranç şampiyonu Mirko Cizentovic, sıradan bir satranç oyuncusu olan anlatıcı ve bir zamanlar çok usta bir satranç oyuncusu olan ama hayli zamandır satrançtan uzak kalmış bulunan Dr. B. öyküdeki "duyulmadık olay" İn aktörleridirler. Ancak duyulmadık olay  şimdiki zamana değil geçmişe aittir. Çünkü Dr. B.' nin mükemmel bir satranç oyuncusu olmasını ve ilk maçta dünya şampiyonu Cizentovic' i yenmesini geçmişindeki son derece sıra dışı bir olaya borçludur. Asıl mesleği avukatlık olan Dr. B., büyük manastırların ve bu arada eski Avusturya hanedan üyelerinin mal varlıklarını yönetmektedir. Bu işini Avusturya'nın Naziler tarafından işgalinden sonra da sürdüren Dr. B., mal varlıklarına el koymak isteyen Gestapo tarafından tutuklanır ancak Gestapo avukatı konuşturmak için son derece sıradışı bir yöntem kullanır. Doktor bir zindana atılıp işkenceden geçirilecek yerde normal bir otel odasında yerleştirilir. Fakat bu odada dış dünyadan tam anlamıyla  uzaklaştırılır. Herhangi biriyle konuşması, haberleşmesi, odasında herhangi bir yayın bulundurması, kağıt ve kalem kullanılması kesinlikle yasaktır. Yaşamındaki tek değişiklik arada sırada sorguya götürülmesidir. Ama bu sorgular dışında Dr. B., tam anlamıyla bir boşluğun içerisinde zaman ve mekan dışı bir yaşam sürer. Bu dünyadan soyutlanma durumundan ötürü artık ruhsal dengesini yitirmesinin eşiğine geldiği sırada götürüldüğü bir sorguda sırasını beklerken birinin asılı duran pardesüsünün cebindeki kitabı çalar. Odasına geri götürüldüğünde kitabın içinde 150 adet değişik satranç partisinin bulunduğu bir tür satranç kitabı olduğunu anlar. Artık Dr. B., için o korkunç hiçlik  durumu son bulmuştur her gün bu satranç partilerinden birkaçını tekrar eder. Hepsini ezberledikten sonra yenilerini kendisi sorgulamaya başlar. Ancak bunu yapabilmek için siyah ve beyaz taşlara göre doğal olarak birbirinin hasmı olan iki farklı kişilik geliştirmek zorunda kalacaktır. Dr. B., geçmişindeki bu korkunç günlerinden dolayı bir satranç ustası derecesine yükselmiş ancak kurtuluşundan sonraki yaşamında bir daha satrançla  ilgilenmemesi gerekir çünkü satranç onun normal davranışlarını bozup zaman zaman akıllı mı yoksa deli mi olduğunu tam bir kesinlikle söyleyemediği bir konuma gelmiştir. 


Bu kitabı bitirdiğimde çok etkilenmiştim. Satranç oynarken en önemli olan şey kendi hamleni yaparken rakibin bu hamleyle nasıl karşılık vereceğini tahmin edebilmek ve seçimini ona göre yapmaktır. Kitabın karakteri olan Dr. B. ise bunu 7-8 hamleyle kadar zihninde canlandırabiliyor. Dr. B.'nin bu müthiş zekası ve en kötü dönemlerinde kendi ile verdiği savaşında satrancın onu rahatlatması beni çok etkiledi. Sizin de bu muhteşem hikayeye tanıklık etmenizi şiddetle tavsiye ederim. 



Bu haftaki blog yazımızı sizinle paylaştık. Keyifli okumalar dileriz. Görüşlerinizi bizimle paylaşmayı unutmayın!


Yorum Gönder

0 Yorumlar