Matematik
insanların dünyayı anlamalarında ve çevrelerinde karşılaştıkları durumlarla
ilgili fikirler üretmelerinde yardımcı bir araç olarak görülmesinin yanında iyi
bir yaşam ve kariyer elde etmenin anahtarı olarak da görülmektedir. Yani
matematik, insanlık tarihi boyunca insanların günlük yaşamlarında
karşılaştıkları problemleri anlamaları ve doğru çözümler üretebilmeleri için
başvurdukları düşünme, tartışma ve muhakeme etme yeteneklerini geliştiren
önemli bir araçtır. Bu yüzden günümüz dünyasında matematiğin önemi her geçen
gün artmaktadır. Çünkü bireylerin günlük hayatta karşılaşabileceği sorun ve
problemleri en kısa yoldan çözüme kavuşturabilmesi için matematik önemlidir.
Bundan dolayı, matematik eğitiminin kalitesini yükseltmek için eğitim
sisteminin her aşamasında öğrencilerin matematiksel kavramları öğrenmeleri,
problem çözme becerilerini kazanmaları, matematiğe karşı öz-güven duymaları ve
olumlu tutuma sahip olmaları için çeşitli amaç ve hedefler belirlenmektedir.
Yaşamımızda bu denli önemli olmasına rağmen hem ilköğretim hem de ortaöğretim öğrencilerinin öğrenim yaşantılarında matematik dersiyle ilgili sıkıntılarının olması ve matematik dersine yönelik başarılarının düşük olması önemli bir sorundur. Bu durumun sebebi olarak “matematiğin soyut ve zor bir ders olması, matematik öğretim programının oldukça yoğun olması, öğrencilerin yeterince matematikle meşgul olmamaları ya da öğretmenlerin matematik dersini anlatırken kullandıkları yöntem ve teknikler vb.” gibi birçok etken gösterilebilir. Matematiğe karşı bu olumsuz ön yargı ve tutumların kırılması için matematik dersinin günlük hayatla ilişkisinin kurulduğu, öğrencilerin aktif ve zevk alarak katıldıkları, eğlenirken öğrendikleri ve onlarda başarma duygusunun geliştirildiği bir ders haline gelmesi gerekmektedir.
Matematik dersi öğretim programı uygulanırken ünite içerikleriyle ilişkili olarak uygun görülen bölümlerde matematik oyunlarına yer vermesi gerektiği önerilmektedir. Yapılandırmacı yaklaşıma uygun öğrenme ortamı oluşturmada öğrenme sürecini etkili kılabilecek yöntemlerden biri oyunla öğretim yöntemidir.
Oyunlar yaşamımızın her döneminde var olan, her yaşta farklı amaçlar için yararlandığımız vazgeçilmez yapılardır. Oyun kavramı için net bir tanım ortaya koymak zordur. Çeşitliliği, biçimleri, uygulama seviyeleri ve ifade ettikleri ile kişiden kişiye değişmektedir. İnsan yaşamında varoluştan buyana daima yer almıştır. Bir anlamda oyun temel insan davranışlarındandır. Günümüzde oyun yetişkinlerce de oldukça fazla başvurulan bir eylem halini almıştır.
ÖĞRETİM YÖNTEMİ OLARAK OYUNLAR
Okul çağının başlamasıyla birlikte yapılarının, kurallarının ve oynanma amaçlarının değişmesi ve gelişmesiyle oyunların öğretimde bir yöntem olarak kullanılmasını sağlamıştır. Oyunlarla öğretim modern öğretim yöntemlerinden biri olarak adlandırılmaktadır. İlk ve ortaöğretimde oyunlar yoluyla öğretiminin başarı, motivasyon, performans ve güdüleme de yarattığı olumlu etkiler araştırmalarla kanıtlanmıştır. Bir öğretim yöntemi olarak oyunlar, alıştırmaları zevkli kılmada, öğrencilerin bireysel ve gruplar halinde çalışmalarında, bilginin pekiştirilmesinde katkı sağlar. Oyunların öğretimdeki gücü yeni öğrenme yaklaşımları olan aktif öğrenme ve çoklu zeka teorisine dayalı öğrenme anlayışlarında da vurgulanmaktadır. Oyunlar aktif öğrenmede teknik olarak ele alınmakta, tümevarım, hipotez, bilimsel çalışmanın doğası verilmeye çalışılan derslerde oyunların kullanılabileceği vurgulanmaktadır.
MATEMATİK EĞİTİMİNDE OYUN
“Önce oyunun
kurallarını öğrenmelisin, sonra da herkesten iyi oynamayı.” Albert EINSTEIN
Matematik ve oyun
bu yönüyle birbirlerine çok benzeyen iki farklı disiplindir. O halde nasıl oyun
oynarken bazı şeylere ihtiyacımız varsa matematik yaparken de bazı tanım ve
aksiyomlara muhakkak ihtiyacımız vardır.
Öğrencilerin
okullarda matematik derslerinde sıkça sordukları sorulardan bir tanesi,
matematiğin dört işlem yapma dışında günlük yaşamda ne işe yaradığı, nerede
kullanıldığıdır. Bu ve benzeri sorular aslında matematik yapmanın, matematikle
iç içe olmanın sadece sayılar, kümeler, fonksiyonlar, vb konular üzerinde
çalışmak, soru çözmek kısaca bilgi sahibi olmak gibi yanlış bir bakış açısına
sahip olmanın sonucudur. Bir olay, olgu ya da durum ile ilgili veri toplamak,
verileri sınıflandırmak ve kaydetmek, karşılaştığımız problemlerin çözümü için
kimi zaman kağıt üzerinde kimi zaman tahtada yada zihnimizde bir model
oluşturmak, o model üzerinde işlemler yapmak, deneme-yanılmalar, planlar ve
uygulamalar; yaşam alanımızı düzenlemek; nesneleri birbirlerine göre konumları,
zaman, mekan ve kişilere göre kullanımları
tüm bunlar aslında matematikle uğraşmanın, matematik yapmanın ta
kendisidir. Matematiksel bilginin
üretilmesinde ve öğrenilmesinde izlenen somuttan soyuta gitme, basit yapılardan
kompleks yapılara ulaşma ve onlar üzerinde yorumlar yapma, çocukluktan
yetişkinliğe doğru oynadığımız oyunlar içerisinde de gözlenebilir. Başka bir
değişle oyunlar içerisinde matematiği, matematik içerisinde de oyunları bulmak
hiç de zor değildir.
MATEMATİKÇİLER
Matematikçiler, kültürlerin başlangıcından buyana var olan oyunlarla daima ilgilenmişlerdir. matematikçiler için matematik ve oyun birtakım benzer yanlar taşımaktadır. Matematikle oyunu özdeşleştirmeleri hatta matematiği bir oyun olarak görmeleridir. “Oyunlar büyük ölçüde matematik, matematik ise bütünüyle oyundur”. Bu duruma kanıt olarak bizzat matematikçilerin ifadelerine başvurulabilir. Matematik ister günlük hayatta saymak ve ölçmekle ister problem ve bilmeceleri çözmekle ister füzeler, yüzen cisimler, kaldıraçlar, teraziler veya manyetik kuvvet çizgilerini bilimsel olarak incelemekte kullanılsın, eninde sonunda köklerinden kopar ve kendi hayatını yaşamaya başlar. Böyle yapmakla daha kuvvet kazanır; çünkü artık yalnız belli durumlarda değil, benzer bütün durumlarda kullanılabilecektir. Böylece daha soyut ve oyun gibi olur, deneyim arttıkça oyun da daha iyi oynanır.
Leibniz “İnsanoğlu asla oyunların icadında olduğu kadar zeki olmadı. Ruh kendini boş zamanlarda oyunlarda bulur. Oyunların matematiksel olarak ele alındığı kapsamlı bir ders yapmak arzu edilebilir bir durumdur”.
Recorde ve
Cardan’ın halka
oyunu,
Fibonacci’nin ürettiği
problemler,
Taylor’un atların turu
problemi,
Königsberg’in yedi köprü
problemi,
Euler’in otuz altı işçi
problemi,
Raymond Smullyan’ın satranç
problemleri
Macar Ernö Rubik’in küpü ve
sihirli kareler oyunu bunlardan en ünlüleridir.
Çocuksu yanları ile
matematikçiler oyunlarla ilgilenerek bir yandan matematiğin gelişimine katkı
sağlarlarken, diğer yandan matematikçi olmayan insanların matematiğe
yakınlaşmalarına ve sempati duymalarına da aracı olmuşlardır.
MATEMATİK OYUNLARI
Matematik oyunları dendiğinde karşımıza
belirgin bir oyun grubu yada oyun tanımı çıkmamaktadır. Tıpkı genel anlamda oyunda
olduğu gibi matematik oyununda da anlam bakış açısına göre değişmektedir.
Matematikçilerce matematik oyunları
olarak adlandırılan oyunlar pek çok insan için bilinen oyunlar gibi
algılanmayabilir. Hatta bu tip oyunlardan bazıları matematiksel soru ya da
problemler gibi görülebilir. Matematikçilerce bu tip soru ya da problemlerin
oyun olarak ele alınmasının nedenleri anlamak için onların oyunlara
yaklaşımlarını irdelemek gerekir. Matematikçilerce olduğu kadar matematikçi
olmayanların da uğraşı alanı olan bir diğer matematik oyunu türü belli bir
stratejinin hakim olduğu oyunlar olup bu tip oyunlar satranç ve dama tarzı
oyunlardır. Strateji oyunları bir yada iki kişi ile oynanan kazanma yada
kaybetmenin oyuncuların yapacağı hamlelere bağlı olduğu oyunlardır. Oyunlarda
kazanmak için, verilen tüm koşullar altında istenene ulaşmada bazı stratejilere
gereksinim duyulur. Bir kısmı ileri düzeyde dikkat ve düşünme gerektirir.
Verileri organize etme ve kullanma, bir yapı içerisindeki bağlantıları,
örüntüleri açığa çıkarma; sayı, sembol ve şekiller üzerinde işlem yapabilme vb
becerilere yönelik olarak hazırlanan bu tarz oyunlar kağıt, tahta (board) yada
bilgisayarlar aracılığıyla oynanabilir. Oyunun bir dizi kuralı çerçevesinde
ardışık hamlelerin analiz edilmesi gerekmektedir. Tahmin yapabilme, zincirleme
ilişkiler kurabilme, uygun seçim yapabilme, doğru karar verme, aynı anda birden
fazla durum yada olay üzerinde akıl yürütebilme vb becerileri geliştirmede
oldukça yararlıdırlar.
Nim
çok eski
zamanlardan beri oynanan bir oyun olarak tahmin ediliyor. Nim oyunu iki kişi
arasında oynanan bir matematiksel zeka ve strateji oyunudur. Oyun için bir
miktar sayılabilir nesne gerekir ve istenilen sayıda nesneyle ve istenilen
sayıda grupla oynanabilir.
Sırası gelen oyuncu
hepsi aynı gruptan ve yan yana olmak kaydıyla (oyunun başında bir hamlede
alınabilecek nesne sayısı sınırlandırılmışsa bu sınıra bağlı kalarak) istediği
kadar nesne alabilir. Alınan nesneler grubu iki gruba ayıramaz yani nesneler grubun
sağından veya solundan alınmalıdır. Son nesneyi alan oyuncu oyunu kaybeder.
Tic Tac Toe
Kağıda paralel 2
yatay çizgi ve bu çizgileri kesen paralel 2 dikey çizgi çizilir. Böylece
çerçevesi olmayan 3x3 boyutunda bir kutu elde edilir. İlk oyuncu, sembolünü
istediği kutucuğun içerisine çizer. Sıra ikinci oyuncuya geçer. 9 kutucuk
dolana kadar oyuncular sırayla sembollerini çizmeye devam eder.
Kendi sembolünüzü
arka arkaya yerleştirmeyi amaçlarken, rakibinizin üçlü yapmasını engellemek
gerekir.
Pong Hau Ki
Çin’de ve Kore’de
oynanan bu oyun 4 taş ve 2 oyuncu ile oynanır. Her iki oyuncunun elinde ikişer
oyun taşı olur. Oyuncular taşlarının sırayla (birer birer) oyun tahtasına
yerleştirirler. Dört taşta yerleştirildikten sonra sırası gelen oyuncu taşını
düzenekteki boş kısma kaydırır.
Oyunun amacı,
karşıdaki oyuncunun taşlarını kımıldatamaz hale getirmektir.
BLOGUMUZDA BULUNAN MATEMATİK VE STRATEJİ OYUNLARININ LİNKİ AŞAĞIDA ONLARA DA GÖZ ATABİLİRSİNİZ.
4000 YILLIK TÜRK ZEKA VE STRATEJİ OYUNU: MANGALA (matematikruzgarii.blogspot.com)
DOKUZ TAŞ (matematikruzgarii.blogspot.com)
SUDOKU (matematikruzgarii.blogspot.com)
HANOİ KULELERİ (matematikruzgarii.blogspot.com)
Bu haftaki yazımızı sizlerle paylaştık. Keyifli okumalar dileriz. Haftaya görüşmek üzere.😊
Yazımız hakkında görüş bildirmeyi unutmayınız.
0 Yorumlar